Google'ın "Connected Screens" Vizyonu

 

Google'ın geleneksel geliştirici etkinliği I/O'da bu yıl aktarılan yeniliklerden bahsettiğimiz bir önceki yazımızda, kısaca Android One, Android L ve Material Design'dan bahsetmiştik. Bu yazıdaysa Google I/O'da anlatılan ana konulardan üçüncüsü, çoklu ekran dünyasına Google'ın sunduğu çözümlerden bahsedeceğiz.

Herkesin telefon, tablet, giyilebilir cihazlar, bilgisayar, TV olmak üzere aynı anda birden fazla ekran ile aynı etkileşimde olduğu günümüzde, Google tüm bunları merkezinde telefon (tabii ki Android telefon) olacak şekilde aynı deneyimle birleştirmeyi taahhüt ediyor.  Bu bazılarınca da, geçtiğimiz aylarda WWDC'de değişik Apple cihazlarını entegre etmeyi taahhüt eden Apple gibi kullanıcıları kendi ekosistemine bağlayıp başka bir platforma geçmelerini önlemeyi amaçlayan bir adım olarak görülüyor.

Bu resimdeki her madde için Google'ın çözümleri etkinlikte çok fazla konuşuldu. En üstteki ev simgesiyle Google bünyesine bağlı olarak yeni katılan Nest kastedilirken, diğerleri için Google hayatımıza Android Wear, Android Auto, Android TV ve Chromebook'u sokuyor.

Android ile deneyimleri birleştirilen bu cihazlar, bağlamdan haberdar (contextually aware) ve sesle etkileşime girilebilir yapıda olacaklar.

 

Android Wear

Sundar Pichai günümüzde ortalama günde 120 kez telefonumuzu kontrol ettiğimizi aktardı. Genelde gelen anlık bildirimlerle tetiklenen bu kontroller sırasında telefonu ne için elimize aldığımızı unutup, dakikalarımızı farklı uygulamalar arasında kaybediyoruz birçoğumuz. Google, giyilebilir cihazların buna bir çözüm olduğunu düşünüyor. Samsung, LG ve Motorola tarafından kare ve dairesel formlarda piyasaya sürülen Android Wear koşturan saatlerin ne kadar tutulacağını zaman gösterecek. ancak I/O sırasında ücretsiz olarak dağıtılan kare formlu Android Wear saatlerin tüm katılımcı geliştiricileri heyecanlandırdığı bir gerçek.

Android telefonunuzdaki anlık bildirimleri telefondan görebilmenizi, sesle ve dokunarak etkileşime girmenizi sağlayan saatler, üzerindeki nabız hızı ölçen veya adım sayan sensörleriyle saat odaklı değişik uygulamalar geliştirilmesini de sağlıyor. Gelen SMS'inizi telefondan okumak ve cevaplamak veya "Call John mobile", "Agenda for today", "Remind me to start disher when i'm home", "navigate to gas station nearby", "email John, are you free Friday", "Set alarm for 6 am" gibi sesli komutlar verebilmek kulağa çok güzel geliyor. İtiraf etmek gerekir ki, cihaz tasarlanırken Türkçe pek dikkate alınmamış. Aramak istediğiniz arkadaşınızın adını saate anlatmak pek kolay olmuyor ve telefondan sesle giriş dilini Türkçe yaptığınızda da komutları anlatamıyorsunuz. Umarım bunlar da yakın gelecekte değişir.

Akıllı telefonların ilk zamanlarında, insanlar aşina oldukları platformların (masaüstü bilgisayar gibi) kullanıcı arabirimlerini kopyalasalar da; akıllı telefonlar ancak özel geliştirilmiş arayüzlere sahip olduklarında gerçekten hayatımıza girebildi. Benzer şekilde, yakın geçmişte akıllı telefonların kullanıcı arabirimlerini kopyalarak piyasaya sürülen saatlerin de bu nedenle tutmadığı düşünülebilir. Google bu örneklerle, neden saate özel bir kullanıcı arabiri tasarlamaya çalıştıklarını açıkladı. Öte yandan bu söylenenlere herkes katılmıyor olmalı ki, Wear Mini Launcher gibi uygulamalar ortaya çıkıyor.

 

Android Auto

Android'in yeni bir başka uzantısı Android Auto, ortak alandaki 4-5 farklı otomobilin etkinlikte yer almasının nedeniydi.

Telefonunuzu bağladığınızda aracın konsolunu kullanan telefon sayesinde navigasyon, iletişim ve müzik dinleme olanaklarını Google yetenekleriyle kullanabiliyorsunuz. Aracın konsolu Android çalıştırmıyor ve konsol ve direksiyondaki düğmeler bir nevi telefonun bir uzantısı haline geliyor. Saate benzer şekilde sesli komutlar verebildiğiniz bu sistemde araç üreticileri değişik uygulamalar koyabilseler de, sıradan geliştiriciler ancak sesli (müzik, haber, podcast gibi) uygulamaları geliştirebiliyor.

Google yıl sonunda yollarda Android Auto'yu destekleyen araçlar görebileceğimizi söylüyordu.

 

Android TV

Google'ın bir diğer ekranı olan Android TV, Auto ve Wear'dan farklı olarak telefon ile bütünleşik değil. Kendi başına çalışabiliyor ve aslında onu devasa bir tablet olarak düşünebiliriz programcı olarak. Bir tabletten en temel farkıysa uzaktan kumanda, oyun kolu, telefon uygulaması veya sesle kontrol edilebilir olması.

Home düğmesine bastığınızda, yalın bir arabirimle en sık seyrettiğiniz kanallara veya sizinle ilgili içeriğe kolaylıkla ulaşmanız sağlanırken; programlar, aktörlerle ilgili sorgulamalarınızı sesle yapabiliyorsunuz. Türkçe desteği bulunuyor mu bilmiyorum, ama "Who played Katniss in the Hunger Games?" sorusuna televizyonun yanıt verebilmesi gerçekten etkileyici.

Android TV ile oyun konsolu almadan televizyonda yüksek performanslı oyunlar oynamak, birçok kişiyi cezbedecektir. Sony ve Sharp'ın bazı televizyonlarında hayata geçecek olan Android TV; sadece TV'ler değil, settop box gibi cihazlarda da çalışabilecek.

 

Chromebook

Android ile doğrudan ilgili olmasa da, Google bir başka ekran olan dizüstü ekranındaki varlığı olan Chromebook ile Android'i daha sıkı entegre etmeye niyetli görünüyor. Telefonunuz yanınızdayken parola sormadan açılan Chromebook dizüstünüz, Apple'in Continuity çözümü gibi gelen çağrı ve SMS'leri görebilmenizi sağlayacak. Asıl güzel haberse şu: Chromebook artık Android uygulamalarını da çalıştırabilecek.

Google I/O dünyanın öbür ucu olarak görülebilecek San Francisco'da yapılıyor ve "Bu kadar yol tepmeye değer mi?" diye düşünülebilir. Gerçekten uzun bir uçuş sonrasında etkinliğin giriş sırası kapısında iki saat ayakta bekleseniz de, Google I/O bir geliştirici için gerçekten de tüm bunlara değebilecek bir etkinlik. Bu iki yazı boyunca Google I/O 2014'deki konulardan bahsetmeye çalışsak da, yerinde görmek ve deneyimlemek gibisi yok :).